14 Ekim 2010 Perşembe

FİLOGRAFİ NEDİR

[B][SIZE=4] Filografi Sanatı[/SIZE][/B]

[COLOR="Gray"][B]Filografi ortadoğuda doğmuş ve avrupadan uzak doğuya kadar yayılmış
ancak yapımının zor olduğu düşüncesiyle yok olmaya yüz tutmuş bir el sanatıdır.[/B][/COLOR]


Filografi nedir?
Filografi ahşap bir zemin üzerine çakılmış çiviler arasından teller geçirilerek belli örgü teknikleri kullanılarak çeşitli desenler meydan getirilmesi sanatıdır. Bu sanat Orta Doğu'da doğmuş batıya ve uzak doğuya yayılmıştır.

Ülkemizde pek tanımayan bu sanat, zorluğu, sabır gerektirmesi nedeni ile az uygulanmakta olup bütün dünyada unutulmak üzeredir. Günümüzde bu sanatın ustalarından biri olan Saim Devrilmez bu sanatın ruh dinlendirici olması ve olumlu psikolojik etkilerinden dolayı Amerika'da evlerde de verildiğini söylüyor.

TEK'den emekli bir elektrikçi olan Saim Devrilmez bu sanata hobi olarak başladığını ve kendi kendine öğrendiğini söylüyor. Bu sanatın ölmemesi için 2 aylık dönemlerle kurs veriyor. Eserlerinde çivi ve m e t a l teller kullanıyor. Daha çok bu sanatı hat sanatına uyguluyor. Başka bir Filografi sanatçısı Aliye bu sanatı bazı motifler, çizgi film karakterleri ve manzara gibi konularda uyguluyor.
Nasıl Yapılıyor?
Filografi sanatçısı önce kafasında bazı motifler tasarlıyor. Daha sonra bu motifleri oluşturmak için tahta panolar üzerine bildiğimiz çivilerini belli bir düzene göre çakıyor. Bu çiviler boyanıp verniklendikten sonra, çivilerin arasından çeşitli renklerde iplikler sıkıca geçirilerek önceden tasarlanmış motifler ortaya çıkarılıyor. Ancak bu iplik geçirme de bir ustalık gerektiriyor. Öyle rasgele bütün çivilerden aynı şekilde iplikleri geçirirseniz hiçbir şey elde edemiyorsunuz. Ayrıca bu ipliklerin hem sağlam hem kolay temizlenebilir olması ve hem de temizleme esnasında renklerinin solmaması gerekiyor.

Gerek tahta panonun ve gerekse kullanılacak ipliklerin rengi önceden sanatçı tarafından tasarlanıyor. Seçilen renklerin hem birbirine uyumlu olması hem de motifi ortaya çıkaracak şekilde olması gerekiyor. Yani ne renkler birbiri arasında boğulacak ne de çok fazla zıt renkler kullanılarak insan gözü rahatsız edilecek. Burada bütün iş sanatçının yaratıcı yeteneğine ve ustalığına kalıyor.

[COLOR="Red"]Çivi ve tel… [/COLOR]İkisinin maharetli ellerde şekillendiği bir el sanatı; filografi…
Çivilerin arasından tellerin geçirilmesi ile objelere estetik görününüm kazandırılması işlemi olarak tanımlanan filografide, belli örgü teknikleri kullanılarak hat yazıları, simetrik desenler, amblemler, çiçekler ve çizgi film karakterleri panolar haline getirilebiliyor.Yeteri kadar uygulanmadığı için giderek yok olan bir sanattır.

Muhteşem el emekleri, mutlaka görmelisinizz....

26 Eylül 2010 Pazar

ÖKLİD'İN HAYATI

Euclid (M.Ö. 325 - M.Ö. 265) Rönesans sonrası Avrupa'da, Kopernik'le başlayan, Kepler, Galileo ve Newton'la 17. yüzyılda doruğuna ulaşan bilimsel devrim, kökleri Helenistik döneme uzanan bir olaydır. O dönemin seçkin bilginlerinden Aristarkus, güneş-merkezli astronomi düşüncesinde Kopernik'i öncelemişti; Arşimet yaklaşık iki bin yıl sonra gelen Galileo'ya esin kaynağı olmuştu; Öklid çağlar boyu yalnız matematik dünyasının değil, matematikle yakından ilgilenen hemen herkesin gözünde özenilen, yetkin bir örnekti. Öklid, M.Ö. 300 sıralarında yazdığı 13 ciltlik yapıtıyla ünlüdür. Bu yapıt, geometriyi (dolayısıyla matematiği) ispat bağlamında aksiyomatik bir dizge olarak işleyen, ilk kapsamlı çalışmadır. 19. yüzyıl sonlarına gelinceye kadar alanında tek ders kitabı olarak akademik çevrelerde okunan, okutulan Elementler'in, kimi yetersizliklerine karşın, değerini bugün de sürdürdüğü söylenebilir .
KAYNAK
:http://www.rehberim.net/forum/bilim-424/65137-euclid-oklidin-hayati.html

25 Eylül 2010 Cumartesi

ÖKLİD

Öklidin 5 kuralı vardır :
1:iki noktanad yanlız bir doğru geçer.
2:bir doğru parçası iki yöne sınırsız uzanır.
3:merkezi ve üzerinde bir noktası verilen bir çember çizilebilir.
4:bütün dik açılar eşittir.
5:bir doğruya dışında alınan bir noktadan bir ve yalnız bir paralel çizilebilir.

Yükseklik Bağıntısı
Bir dik üçgende hipotenüse ait yükseklik uzunluğunun karesi, hipotenüs üzerinde ayırdığı 2 kenarın çarpımına eşittir. Denklemi |h 2=k.p şeklindedir

Öklid.gif
  • | h | 2 = p.k
  • | b | 2 = k.a
  • | c | 2 = p.a
  • 1/h=1/b+1/c
  • b.c=h.a (büyük dik üçgenin alan hesabından)


 Öklit’in bu tanımlamaları ve kurduğu geometri 17. ve 18.yy.a kadar kesin hakimiyetini sürdürmüş ve bu yıllarda R.Descartes, Monge , Pascal ve Poncelet’in oluşturduğu cebirsel, analitik, tasarı ve izdüşümsel geometriler de Öklitçi temellere oturmaktan kurtulamamışlardır.Ancak Öklit’in “ bir doğruya dışındaki bir noktadan bir  ve yalnız bir paralel doğru çizilebilir.” dediği 5. aksiyomu 19. yy.ın başlarında matematikçiler arasında büyük tartışmaların kaynağı olmuş ve yeni geometrilerin kurulmasına ilham vermiştir.


Macar matematikçi j.Bolyai ( 1802-1860 ) ve matematiğin taçsız kralı C.F.Gauss, Öklit’in 5. aksiyomunu kanıtlamak yerine bir başkası ile değiştirmeyi seçmekle yeni geometriler kurulabileceğini gösterdiler. N.Lobachevsky ve J.Bolyai birbirinden bağımsız olarak Hiperbolik Geometri’yi buldular.Hiperbolik geometride bir “doğru”nun düz olması gerekmez ve paralel doğrular kesişmemelerine rağmen asimptot oldukları için birbirlerinden eşit uzaklıkta kalmaz.



   1854’te G.F.Bernhard Riemann ( Alman matematikçi ) 5. aksiyomun tersini kabul ederek : “Bir noktadan dışındaki bir doğruya hiçbir paralel doğru çizilemez.” şeklinde ve “bir doğru parçası doğrusal bir çizgi üzerinde sürekli uzatılabilir.” aksiyomunu da “bir doğru sınırsızdır ama sonsuz değildir.” ( yani doğrunun başlangıç ve bitiş noktaları yoktur ama uzunluğu sonludur.) şeklinde değiştirdi.Böylece küresel

yada Eliptik Geometri’yi kurdu

  Fransız matematikçi Henri Poincare ( 1854-1912 ) nin modeli ise çok ilginçtir.Poincare’nin düşsel evreninde merkez  00 sıcaklıkta bir daireyle belirli üç boyutlu bir modeldir.Merkezden uzaklaştıkça çevredeki sıcaklık artar.Burada nesnelerin ve varlıkların sıcaklık değişikliklerinden habersiz olduklarını her şeyin büyüklüğünün hareket ettikçe değiştiğini varsayarsak her nesne ve canlı merkeze yaklaştıkça büyür ve merkezden uzaklaştıkça orantılı olarak küçülür.Her şeyin büyüklüğü değiştiği için kimse büyüklüklerin değiştiğini fark edemeyecek ve bundan haberi olmayacaktır.


  20.yy.ın başında A.Einstein’in geliştirdiği genel görelilik kuramı ile Riemann geometrisi arasındaki uyum ,başlangıçta yararsız bulunan Öklit dışı geometrilerin üstünlüğünün ilk adımını oluşturdu.Ardından Hilbert’in sonsuz boyutlu metrik geometrisinin ,atom kuramının matematiksel yapısını açıklayabileceğinin ortaya çıkmasıyla Öklit Dışı Geometrilerin önemi daha iyi anlaşılmaya başlandı.


Yararlanılan Kaynaklar
 Matematik ve Sanat ( Proje-O.Murtaza GÖKDAL )
Yaşayan Matematik ( Theoni PAPPAS )
G.Hachette
Wikipedi